Her sene farklı bir yerde Noel temalı seyahatimde bu sefer rotamda Noel‘i kutlamak ve o coşkuyu görmek için Lviv vardı. Biletler alınmış ve 23-26 Aralık tarihlerinde ilk Ukrayna ziyaretim için Lviv’deydim.
Lviv’i gezmek için toplamda 3 tam günüm vardı. Lviv gezisi cuma günü rötarlı bir uçak yolculuğu ve ülkeye girişteki kontrollerden dolayı Opera’ya geç kalmakla başlamıştı fakat sonrasında durum iyiye gitti. Yapılacaklar listesinde her yere birer birer çizik atıyordum, şehir zaten küçük. Birinden çıkıp diğerine gideyim derken bi bakıyorsun mekan hemen karşına çıkıyor. Böyle bir çok restoran, cafe, kilise, müze veya turistik gezilerek yerleri gezerken gözüme hep Rynok’un köşesinde bulunan Beer Theatre takılıyordu. Daha ilk gün akşamından buraya bir akşam geleceğimi fakat o günün hangi gün olduğunu bilmiyordum. Çünkü Lviv’de restoran ve cafe konusunda gidilecek çok yer vardı.
Beer Theatre‘dan bahsetmek gerekirse; Ukrayna’nın ünlü bira markası Pravda‘ya ait olan bu mekan Rynok’un köşesinde bulunuyor. 3 katlı olan Beer Theatre’ın ilk katı pub, bira üretimi ve hediyelik eşya dükkanı olarak hizmet veriyor. İkinci katta ünlü Pravda Orkestrası’nın sahnesi bulunuyor. Hem ikinci kat hem de üçüncü kat restoran ve pub olarak hizmet veriyor.
İlk günkü akşam yemeğini Baczewski’de piyano eşliğinde yemiştim. İkinci gün ise Lviv’in meşhur restoranların biri olan Kryivka’yı denedim. Lviv’de son akşam yemeğini nerede yiyeceğimi planlarken yine yer altında bir Galiçya restoranı olan Trapezna’yı seçmiştim. Yemek sonrası Beer Theatre’a uğrayıp içerde neler oluyor bir bakıp, mekanı keşfedip en kötü bir bira içer çıkarım düşüncesiyle yolumu Rynok’a çevirdim.
Lviv’de Christmas iki farklı tarihte kutlandığı için 25 Aralık’ta insanlar bizdeki hafta sonu eğlencelerinden farksız mekanlarda, sokaklarda, pazarlarda Noel’i ve yeniyılı kutluyor. Bize göre alışılmış bir durum yani. Bu yüzden mekanın önü tıklım tıklım doluydu. Tüm Lviv 25 Aralık akşamı buraya gelmiş gibi hissettim. Dışardan baktığımda “aha yer yok dışarda soğukta içeceğim” diye düşünüyordum. Mekana girdim ve keşfetmeye başladım. İlk katta güzel hediyelikler, perakende bira satışları oluyor. Biraz daha arkaya gidince insanlar muhabbet ediyor tam bir pub havası. Güzel, yavaştan mekana ısınıyorsun. Yer bulsam iyi olur, bir köşede takılırım diye düşünüyordum.
Bu sırada hediyelik eşya bölümüne bakıyordum ve bir sıra olmaya başladı. Bir anda ben de o sıraya girdim. Benden sonra sıra arkama doğru büyümeye devam ediyordu. Bir anda 10-15 kişi sıraya girdi. Hala olayı çözmeye çalışıyordum. Ayrıca Ukraynalılarda kendi dillerinde birşeyler diyor ben anlamadığım için cevapta veremiyordum. İngilizce konusunda da iyi olmadıkları için iletişim problemi yaşıyordum. Bu sıranın yukarısı için olduğunu düşenerek öylesine girmiştim. Eğer sıra hızlıca akıyorsa, yukarıda bir yer bulur oturur bira içer kalkar mantığındaydım.
Sıra hızlıca akmaya başladı bi anda. Görevli 4.kata çıkmamızı söyledi. Orada bir masa boşmuş ve oraya geçecekmişim. Güya öyle ama tabi işler öyle olmadı. 4. kata çıktığımızda görevli yine Ukraynaca bir şeyler söylediğinde boş yer olmadığını düşündüm. Sonrasında yetkili abilerimiz aralarında Ukraynaca konuştuktan sonra başka bir masa ayarlandı.
Garson 47 no.lu masaya geçmemizi söyledi ve 47’ye gittiğimizde masanın üstü aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi doluydu. Sorduğumuzda da kısa süreli İngilizce – Ukraynaca problemi yaşadıktan sonra ben garsona bunların ikram olduğunu sordum. Garson önümüzde yaklaşık olarak 2 dakika boyunca “free” kelimesini düşündü. İşte bi kelime vardı şimdi unuttum nasıl söylerim bilmiyorum falan derken ben kendisine “free mi demek istiyorsun” diye sorduğumda garson orada aydınlandı ve sonunda aradığı kelimeyi bulduğunu söyledi. 🙂
Masamıza oturana kadar yaşadığımız ilginç anlardan sonra Pravda Orkestrası’nın ve canlı müziğin keyfini çıkarıyoruz, ikramlarla birlikte Pravda birasını tadıyoruz. Ayrıca masalarda da biletler bulunuyor ve iki biranın ücretsiz olduğunu düşündük. Limitimizi aşmadan orkestra eşliğinde eğlencemize yaklaşık iki saat devam ettik. Bu sırada da kritik yapıyoruz ve bahşiş bırakmaya karar veriyoruz. Garsonlara bunu söylediğimizde de bahşiş almadıklarını söylediler. Gecenin sonunda sadece bizim oturduğumuz kattaki masaların ücretsiz olduğunu fark ediyoruz. Yani hikayenin ortalarındaki görevli bizi gerçekten 4. kata alsaydı biz böyle bir olaydan habersiz şekilde Beer Theatre’da takılıyor olacaktık. Buradan bizim yerimize 4. kata çıkıp oturanlara da selamlarımı iletiyorum. Onlar o masayı doldurmasaydı biz böyle bir akşam yaşamayacaktık.
Ukraynalı bir arkadaşımıza da daha sonrasında yaşadığımız olayı anlattığımızda Beer Theatre’ın nadir olan bu tarz etkinliklerinden birine denk geldiğimizi söyledi. Eğer siz de Noel zamanı Lviv’e giderseniz 25 Aralık akşamı Beer Theatre’a uğramadan geçmeyin, belki siz de bizim gibi şanslı bölüme oturur ve keyfinize bakarsınız. ✌
Pravda Orkestrası – I Love You Baby
